DEVAM: 22- MESTLERE
MESH ETMEK
75 - (274) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث. ح وحدثنا
محمد بن رمح
بن المهاجر.
أخبرنا الليث
عن يحيى بن سعيد،
عن سعد بن
إبراهيم، عن
نافع بن جبير،
عن عروة بن
المغيرة، عن
أبيه المغيرة
بن شعبة، عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم؛ أنه خرج
لحاجته.
فاتبعه
المغيرة بإداوة
فيها ماء. فصب
عليه حين فرغ
من حاجته. فتوضأ
ومسح على
الخفين. وفي
رواية ابن رمح
(مكان حين،
حتى).
[:-625-:] Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Leys tahdis etti.
(H) Bize Muhammed b. Rumh b. Muhacir de tahdis etti. Bize Leys, Yahya b.
Said'den haber verdi. O Sa'd b. İbrahim'den, O Nafi' b. Cubeyr'den, O Urve b. el-Muğire'den, O babası Muğıre b. Şu'be'den rivayet
ettiğine göre,
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ihtiyacını görmek üzere dışarı çıktı. Muğire içinde su
bulunan bir matara ile arkasından gitti. İhtiyacını bitirince eline su döktü, O
da abdest alıp mestleri üzerine mesh etti.
İbn Rumh'un rivayetinde
"hiyne" lafzı yerine "hatta" lafzı yer almaktadır. (Bu
durumda bu lafzın geçtiği yerdeki ibare: nihayet ihtiyacını bitirince ... demek
olur.)
Diğer tahric: Buhari,
182 -buna yakın-, 203 -buna yakın-, 206, 4421 -uzunca-, 5799 -uzunca-; Müslim,
951; Ebu Davud, 149, 151 -uzunca-; Nesai, 79, 82 -uzunca-, 124; İbn Mace, 545;
Tuhfetu'l-Eşraf, 11514
(274) وحدثناه
محمد بن
المثنى. حدثنا
عبدالوهاب. قال:
سمعت يحيى بن
سعيد، بهذا
الإسناد.
وقال: فغسل
وجهه ويديه
ومسح برأسه ثم
مسح على
الخفين.
[:-626-:] Bunu bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti. Bize
Abdulvehhab tahdis edip dedi ki: Ben Yahya b. Said'i bu isnad ile rivayet
ederken dinledim ve: Yüzünü ve ellerini yıkayıp, başına mesh etti (3/66) Sonra
mestler üzerine mesh etti dedi.
NEVEVİ ŞERHİ: "Bize Leys, Yahya b. Sa'd'dan haber verdi ... Babası
el-Muğire'den" (3/167) Bu senette biri diğerinden rivayet nakleden
tabiinden dört zat bulunmaktadır. Bunlar Yahya b. Said el-Ensari, Sa'd, Nafi'
ve Urve'dir.
Muğire'nin
mim harfinin ötreli (Muğire) ve kesreli (Miğire) şeklinde okunduğu daha önceden
geçmişti. Allah en iyi bilendir.
"Urve
b. el-Muğire'den, o babası Muğıre b. Şu'be'den ... Bir rivayette ise
"hıyne" kelimesinin yerine "hatta" kullandı."
"Muğire
... arkasından gitti" ifadesi Urve'nin babasından naklettiği bir
rivayettir. Bu gibi rivayetler hadis-i şerifte çokça görülür, ravi gaib kip ile
kendisinin adına kullanacağı bir lafzı rivayet naklettiği kişi hakkında
aktarır.
İdave
(inatara), testi, matara ve mıdae denilen ibrik anlam itibariyle birbirine
yakın lafızlardır. Abdest almak için kullanılan kap demektir.
"İhtiyacını
bitirince üzerine su döktü." İhtiyacını gördüğü yerden ayrılıp, bir başka
yere geçince üzerine abdest için su döktü demektir. "Bitirinceye
kadar" rivayetine gelince, muhtemelen de bunun anlamı abdest alırken
abdestini bitirinceye kadar üzerine su döktü, demektir. Bu durumda ihtiyaçtan
maksat abdest almak olur. Zaten diğer rivayette ona su dökmesinin ihtiyacını
görüp, dönmesinden sonra olduğu beyan edilmiştir. Allah en iyi bilendir.
Bu
hadiste abdest alırken başkasından yardım almanın caiz oluşuna delil
bulunmaktadır. Yine bu husus Üsame b. Zeyd (r.a.)'ın rivayet ettiği hadiste de
sabittir. Onun rivayetine göre o Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Arafat'tan döndüğü sırada abdest alırken eline su dökmüştür. Bununla birlikte
abdest alırken yardım almanın yasaklandığı sabit olmayan çeşitli hadislerde
gelmiş bulunmaktadır. Mezhep alimlerimiz der ki: Yardım almak üç türlüdür:
1
- Suyun hazır edilmesinde başkasından yardım almak.Bunda bir mekruhluk, bir
eksiklik yoktur. (3/168)
2-
Abdest azalarını yıkarken başkasından yardım istemesi ve bu başkasının abdest
azalarını bizzat yıkaması. Bu ihtiyaç duyulması hali dışında mekruhtur.
3-
Başkasının ona su dökmesi.Bunun da terk edilmesi evladır.
Peki,
buna mekruh denilebilir mi bu hususta iki görüş vardır. Mezhep alimlerimiz ve
başkalarının dediğine göre kişi abdest alana su dökecek olursa abdest alan
kimsenin sol tarafında durur. Allah en iyi bilendir ..
DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Bezzar, bu hadisi Hz.
Muğîre'den altmış zatın rivayet ettiğini söyler. Kıssa Tebuk Gazasında cereyan
etmiştir. Abdest ayeti ise; Mureysî Gazasında inmişti. Tebuk Gazası-Müreysî'den
muhakkak sonradır. Şu halde Cerir (R.A.)'in Hadisi gibi Hz. Mugire hadisi dahi
mest üzerine mesih hükmünün ayetle neshedilmediğini gösterir.
«Mugira
içinde su bulunan bir kapla onu takib etmiş» sözü Mugira'nın Oğlu Urve'nindir.
Bu gibi ibarelere hadislerde çok tesadüf edilir. Ravî kendini ben diyerek
göstermezden gaib sığası ile ifade eder. Burada da Urve: «Babam onu takib etmiş» diyecekken
Muhaddislerin adetine uyarak Mugira onu takip etmiş demiştir.
İdave:
İbrik ve desti gibi küçük kaptır. Hadiste'nde anlaşıldığı vecihle Hz. Mugire
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e abdest alırken su dökmüştür. Hadisin bir
rivayetinde «suyu hacetini bitirinceye kadar döktü» denilmiştir. Bundan
ResuIullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e istinca esnasında su döktü manası
anlaşılmamalıdır. Zira her iki rivayette de hacetten murad abdesttir. Nitekim
bundan sonraki rivayette su dökme işinin kaza-i hacetten dönüp geldikten sonra
abdest alırken vaki olduğu tasrih edilmiştir.
Hadis-i
Şerif abdest almak için başkasından yardım istemenin caiz olduğuna delildir.
Nevevî diyorki: «Usametü'bnü Zeyd (R.A.)'in ResuIullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'e Arafattan dönüşünde abdest alırken su döktüğü dahi sabit olmuştur.
Subut bulmayan bazı hadislerde yardım istemenin nehiy edildiği görülmektedir.
Ulemamız abdest almak için, yardım istemenin üç kısım olduğunu beyan ediyor.
Bunlardan.
Birincisi:
Başkasından kendisine abdest suyu getirmesini istemektir.
Bunda
hiç bir kerahet ve noksanlık yoktur.
İkincisi:
Abdest uzuvlarını başkasına yıkatmaktır. İhtiyaç olmadıkça bunu yapmak
mekruhtur.
Üçüncüsü:
Abdest alırken suyu başkasına döktürmektir. Bunu yapmamak evladır. Mekruh olup
olmaması hususunda iki kavil vardır. Ulemamıza ve sair ulemaya göre abdest
alırken su döken kimse abdest alanın soluna duracaktır.
76 - (274) وحدثنا
يحيى بن يحيى
التميمي.
أخبرنا أبو
الأحوص عن
أشعث، عن
الأسود بن
هلال، عن
المغيرة بن
شعبة؛ قال: بينا
أنا مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ذات
ليلة. إذ نزل
فقضى حاجته.
ثم جاء فصببت
عليه من إداوة
كانت معي.
فتوضأ ومسح
على خفيه.
[:-627-:] Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî de rivayet etti. (Dediki) :
Bize Ebu'I Ahvas, Eş'as'dan, o da Esved b. Hilal'dan, o da Mugiretü'bnü
Şu'be'den naklen haber verdi. Mugira şöyle demiş:
Bir gece Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte idim. Derken (bineğinden) inip,
ihtiyacını karşıladı sonra geldi. Ben de yanımda bulunan bir mataradan eline su
döktüm, abdest aldı ve mest1erine mesh etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 11488
77 - (274) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. قال أبو
بكر: حدثنا
أبو معاوية عن
الأعمش، عن
مسلم، عن
مسروق، عن
المغيرة بن
شعبة؛ قال: كنت
مع النبي صلى
الله عليه
وسلم في سفر.
فقال "يا
مغيرة! خذ
الإداوة"
فأخذتها. ثم
خرجت معه. فانطلق
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم حتى
توارى عني.
فقضى حاجته. ثم
جاء وعليه جبة
شامية ضيقة
الكمين. فذهب
يخرج يده من
كمها فضاقت
عليه. فأخرج
يده من أسفلها.
فصببت عليه
فتوضأ
وضوءه للصلاة.
ثم مسح على
خفيه ثم صلي.
[:-628-:] Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ile Ebu Küreyh de rivayet ettiler.
Ebu Bekr dediki: Bize Ebu Muaviye. Ameş'den, o da Müslim'den, o da Mesruk'tan,
o da Mugiratü'bnü Şu'be'den naklen rivayet etti. Muğıre b. Şu'be dedi ki:
Bir seferde Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte idim. "Ey Muğire, matarayı
al" buyurdu. Ben de onu aldıktan sonra onunla birlikte çıktım. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gözümden kayboluncaya kadar gitti. İhtiyacını
gördükten sonra geri geldi. Üzerinde yenıeri dar, Şam işi bir cübbe vardı.
Elini yeninden çıkarmak istedi (3/66b), (yenıeri) ona dar gelince, elini
cübbenin altından çıkardı. Ben de eline su döktüm, O da namaz abdesti gibi
abdest aldı, sonra mest1eri üzerine mesh etti, sonra namaz kıldı.
Diğer tahric: Buhari,
363 -buna yakın-, 388 -muhtasar olarak-, 2918, 5798; Nesai, 123; İbn Mace, 389;
Tuhfetu'l-Eşraf, 11528
DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Bu hadisi Buhari
(Taharet bahsi) nin müteaddit yerlerinde Müslim buradan başka (Namaz) bahsinde
tahric ettiği gibi Ebu Davud Nesa-i ve İbni Mace dahi rivayet etmişlerdir.
Hadisin
muhtelif rivayetlerinden anlaşıldığına göre; Hz. Mugîra'nın Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in maiyetinde bulunduğu bu sefer Tebuk gazası
imiş. Bu hususta rivayetlerin bazısında tereddüt edilmişsede İmam-ı Malik,
Ahmed b. Hambel ve Ebu Davud 'un rivayetleri tereddütsüz olarak seferin Tebuk
gazası olduğunu göstermektedirler. Bu gaza hicretin 9. senesinde vukuu
bulmuştur. Hadise sabah namazı zamanında geçmiş Hz. Mugire Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanından hiç ayrılmayan ve onun hizmeti ile şerefyab
olan havass-ı eshabındandır.
Nebi
(Sallallahu. Aleyhi ve Sellem) in dar cübbe giymesi bazılarına göre o an için
başkasını bulamadığmdandır. Bazıları israftan kaçınmak için giydiğini söyler:
78 - (274) وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم وعلي
بن خشرم. جميعا
عن عيسى بن
يونس. قال
إسحاق: أخبرنا
عيسى. حدثنا
الأعمش عن
مسلم، عن
مسروق، عن
المغيرة بن شعبة؛
قال: خرج
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ليقضي
حاجته. فلما
رجع تلقيته
بالإداوة.
فصببت عليه
فغسل يديه. ثم
غسل وجهه. ثم
ذهب ليغسل
ذراعيه فضاقت الجبة
فأخرجهما من
تحت الجبة.
فغسلهما. ومسح
رأسه ومسح على
خفيه. ثم صلى
بنا.
[:-629-:] Bize İshak b, İbrahim ile Ali b. Haşrem dahi hep birden
İsa b. Yunus'tan rivayet ettiler. İshak dedi ki: Bize İsa haber verdi.
(Dediki): Bize A'meş, Müslim'den, o da Mesruk'tsn, o da Muğiratü'bnü Şu'be'den
naklen rivayet etti. Muğire b. Şu'be dedi ki:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ihtiyacını görmek için dışarı çıktı. Döndüğünde ben de matara
ile onu karşıladım. Eline su döktüm, ellerini yıkadıktan sonra yüzünü yıkadı
sonra kollarını yıkamak isteyince cübbe(nin yenıeri) ona dar geldi. Bunun
üzerine ellerini cübbenin altından çıkartıp (kollarını) öyle yıkadı, başına ve
mestlerine mesh ettikten sonra bize namaz kıldırdı.
Tahric bilgisi 628'de
NEVEVİ ŞERHİ: "Ellerini cübbenin altından çıkardı." Burada
ihtiyaç duyulunca ve halvette iken böyle yapmanın caiz olduğu anlaşılmaktadır.
İnsanlar arasında ise ihtiyaç olmaksızın böyle bir şey yapılmamalıdır; çünkü bu
hal muruwete (mertliğe) aykırıdır .
79 - (274) حدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
أبي. حدثنا
زكرياء عن
عامر، قال:
أخبرني عروة
بن المغيرة،
عن أبيه؛ قال: كنت
مع النبي صلى
الله عليه
وسلم ذات ليلة
في ميسر. فقال
لي "أمعك
ماء؟" قلت:
نعم. فنزل عن
راحلته. فمشى
حتى توارى في
سواد الليل.
ثم جاء فأفرغت
عليه من الإداوة.
فغسل وجهه.
وعليه جبة من
صوف. فلم
يستطع أن يخرج
ذراعيه منها.
حتى أخرجهما
من أسفل الجبة.
فغسل ذراعيه.
ومسح برأسه.
ثم أهويت
لأنزع خفيه
فقال "دعهما.
فإني
أدخلتهما
طاهرتين" ومسح
عليهما.
[:-630-:] Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivayet etti. (Dediki)
: Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Zekeriyya, Amir'den naklen rivayet
etti. Demişki Bana Urve b. Mugire
babasından naklen haber verdi. Babası şöyle demiş:
Bir gece bir yolculukta
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte idim. Bana: "Yanında su
var mı" buyurdu. Ben, evet dedim. Bineğinden indi ve gece karanlığında
kayboluncaya kadar yürüdü. Sonra geri geldi, ben de mataradan eline su döktüm.
Yüzünü yıkadı üzerinde yünden bir cübbe vardı. Kollarını ondan çıkartamayınca
sonunda kollarını cübbenin altından çıkardı ve kollarını yıkayıp, başına mesh
etti, sonra mest1erini ayaklarından çıkarmak için eğildim, "onları bırak,
çünkü ben onları abdestli iken giyinmiştim" buyurdu ve üzerlerine mesh
etti.
Diğer tahric: Buhari,
182 -buna yakın-, 203 -buna yakın-, 206, 4421 -uzunca-, 5799 -uzunca-; Müslim,
951; Ebu Davud, 149, 151 -uzunca-; Nesai, 79, 82 -uzunca-, 124; İbn Mace, 545;
Tuhfetu'l-Eşraf, 11514
NEVEVİ ŞERHİ: "Bana Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti ...
Amr b. Muğıre babasından haber verdi." Bu senetteki bütün raviler
KOfelidir.
"Ben
mestlerimi ayaklarım temizken giyindim." Mestler üzerine mesh etmenin
ancak onları tam bir taharet hali üzere giymesi halinde caiz olduğuna delil
vardır. Bu da abdesti tamamen bitirdikten sonra mest1eri giyinmesiyle olur.
Çünkü mest1eri taharet üzere giymenin gerçek hali her bir tekinin temiz iken
giyilmiş olması ile mümkündür.
İlim
adamları bu mesele hakkında ihtilaf etmişlerdir. Bizim mezhebimize göre
mest1erin tam bir taharet hali üzere giyilmesi şarttır. Öyle ki sağ ayağını
yıkayıp, onun tekini giyinse sonra da sol ayağını yıkayıp onun tekini giyinse
sağ ayağın tekini giymesi sahih olmaz. Bu durumda mutlaka onu ayağından
çıkartıp yeniden giyinmelidir, solu çıkartmasına ise gerek yoktur çünkü sol
ayağın teki taharetin tamamlanmasından sonra giyilmiştir. Bazı mezhep
alimlerimiz istisna olarak sol tekin de çıkartılmasını vacip görmüşlerdir.
Sözünü ettiğimiz mest1erin giyilmesinde taharetin bu şekilde şart olması aynı
zamanda Malik, Ahmed ve İshak'ın da kabul ettiği görüştür. Ebu Hanife, Süfyan
es-Sevrl, Yahya b. Adem, el-Müzenı, Ebu Sevr ve Davud ise abdestini
tamamlamadan mest1erini giyinmesi caizdir, daha sonra abdestini tamamlar
demişlerdir. Allah en iyi bilendir.
80 - (274) وحدثني
محمد بن حاتم.
حدثنا إسحاق
بن منصور.
حدثنا عمر بن
أبي زائدة عن
الشعبي، عن
عروة بن
المغيرة، عن
أبيه؛ أنه وضأ
النبي صلى
الله عليه
وسلم. فتوضأ
ومسح على خفيه.
فقال له. فقال
"إني
أدخلتهما
طاهرتين".
[:-631-:] Bana Muhammed b. Hatim de rivayet etti. (Dediki) : Bize
İshak b. Mansur rivayet etti. (Dediki): Bize Ömer b. Ebi Zaide, Şa'bi'den o da Urve b. Muğire'den, o da babasından naklen rivayet ettiki
babası şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in abdest almasına yardım etti. Allah Resulü abdest aldı ve
mest1erine mesh etti. (Muğire) ona bir şey demek isteyince Allah Resulü:
"Ben mestlerimi ayaklarım temiz iken (abdestli iken) giyinmiştim"
buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
182 -buna yakın-, 203 -buna yakın-, 206, 4421 -uzunca-, 5799 -uzunca-; Müslim,
951; Ebu Davud, 149, 151 -uzunca-; Nesai, 79, 82 -uzunca-, 124; İbn Mace, 545;
Tuhfetu'l-Eşraf, 11514
NEVEVİ ŞERHİ: "Bana Muhammed b. Hatim tahdis etti. .. Urve b. Muğıre
babasından naklettL" Hafız Ebu Ali en-Neysaburi dedi ki: Bu hadis bize
Müslim'den bu hadisin isnadı Ömer b. Ebi Zaide' den yoluyla bütün yollarla bu
şekilde rivayet edilmiştir. Buradaki gibi onunla Şa'bı arasında başka bir ravi
bulunmamaktadır. Ebu Mesud'un ayrıca zikrettiğine göre Müslim b. el-Haccac bu
hadisi İbn Hatim'den, o İshak'tan, o Ömer b. Ebi Zaide'den, o Abdullah b.
Ebi'sSefer' den, o Şa'bı' den diye tahriç etmiştir. Ebu Bekr ei-Cevrakı, de
el-Kebir adlı eserinde böyle demektedir. Buhari Tarih'inde Ömer b. Ebi
Zaide'nin Şa'bl'den hadis dinlemiş olduğunu ve İbn Ebu's-Sefer ile Zekeriya'yı
Şa'bı'ye gönderip, ona soru sorduklarını zikreimektedir. Ebu Ali'nin sözleri
burada sona ermektedir.
Derim
ki: HaflZ Ebu Muhammed Halef el-Vasıti de Etraf adlı eserinde zikrettiğine göre
Müslim bunu İbn Hatim'den, o İshak'tan, o Ömer b. Ebi Zaide' den, o Şa'bı' den
diye asıl nüshalarda olduğu gibi rivayet etmiş ve İbn Ebu's-Sefer'i
zikretmemiştir. Allah en iyi bilendir.
DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Son üç rivayet dahi
Tebuk seferine aiddir. Bu rivayetlerde görülen «Ben onları giydim.» ibaresinden
murad ayaklardır. Nitekim Ebu Davud 'un rivayetinde ayaklar tasrih edilerek:
«Ben ayaklarıma mestleri ayaklarım temiz olarak giydim.» buyurulduğu gibi İmam
Ahmed'in Hz. Ebu Hureyre'den rivayet ettiği bir Hadisde: Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Abdest aldı ve Mestlerinin üzerine meshetti. Ben: Ya
Resulullah, ayaklarını yıkamıyacakmısın? Dedim.
«Ben
onları temiz olarak giydim.» buyurdular denilmektedir.
Şafiî'ler
bu rivayetlerle istidlal ederek mest üzerine mesh caiz olabilmek için mestler
giyilmezden önce tam abdestli bulunmak şarttır. Çünkü bu hadis mest giyilmezden
Önce tam abdestli bulunmayı mesh için şart kılmıştır. Bir şarta muallak olan
hüküm ancak o şart bulunduğu zaman sahih olur.» derler Hatta biri Hanefi'lerden
«Hidaye» sahibi Bürhanüddin Merginanî'ye itiraz ederek şöyle demiştir:
«Hanefilerden Hidaye sahibi: «Meshin mubah olması için onları tam taharetle
giymek şarttır. Tam taharetten murad giydiği vakit değil abdestin bozulduğu
vakittir» diyor. Bu hadis onun aleyhine delildir.» demiş ve kendi mezhebini
izah etmiştir. Allame Aynî ona şu cevabı veriyor: «Biz evvela Hidaye sahibinin
sözünü ele alacağız sonra bu kaile cevap vereceğiz. Hidaye sahibinin «Mestlerin
tam. taharetle giyilmesi şarttır» sözü onları giyerken tam taharetin şart kılındığını
değil bilakis tam taharetin abdest bozulduğu zaman şart olduğunu ifade eder.
Bizim mezhebimiz budur. Hatta bir kimse evvela ayaklarını yıkayarak mestlerini
giysede ondan sonra abdestini tamamlasa abdesti sahihtir. Onu bozduktan sonra
tekrar abdest alırken mestlerinin üzerine rnesh edebilir. Çünkü mestler
abdestsizliğin ayaklara sirayetine mani olan şeylerdir. Binaenaleyh onlar ne
zaman mani olacaklarsa tam taharette o zaman şarttır. Mestlerin mani olacakları
zaman hades yani abdestsizlik zamanıdır.
Mu'terizin
sözüne cevap meselisine gelince; bu hadis Hidaye sahibinin aleyhine delil
olamaz. Çünkü evvela biz de mest giymenin şartı tam abdestli bulunmaktır.
Diyoruz. Bu hususta hiç bir hilaf yoktur. Hilaf ancak mestler giyilirken mi
yoksa abdest bozulduğu zaman mı tam abdest şarttır mes'elesindedir. Şafiî'ye
göre mestleri giymezden Önce tam abdestli bulunmak şarttır. Bu hilafın
semresi şurada zahir olur. Bir kimse evvela ayaklarını yıkıyarak mestlerini
giyse sonra abdestini tamamlasa bize göre bir daha o mestlerin üzerine mesh
edebilir. Şafiî'ye göre edemez. Keza tertip üzere abdest alsada ayaklarının
birini yıkayarak mestini giyse sonra öteki ayağınıda yıkıyarak ona da mestini
giyse bize göre caiz Şafiî'ye göre caiz değildir. Mu'terizm: «Şarta muallak olan
bir şey ancak o şartın bulunması ile sahih olur» sözünü kabul ediyoruz.
Lakin Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) in mestleri giyerken tam abdestli bulunmayı şart koştuğunu kabul
etmiyoruz. Çünkü nass-i hadisten böyle bir mana çıkmıyor. Hadiste nihayet
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ayakları temiz olarak mestlerini
giydiği bildiriliyor. Biz de mesh caiz olmak için ayakların temiz olması
şarttır. Diyoruz. Bu şartın mestleri giyerken yahut abdest bozulduğu zaman
bulunması bizce hükmen müsavidir. Şartı mestin giyildiği vakitle takyid,
hadisten anlaşılmayan ziyade bir manadır. Bu böylece anlaşıldıktan sonra bu
hadis Hidaye sahibinin aleyhine değil lehine delildir. Çünkü Hidaye sahibi mesh
için tahareti şart koşmuştur. Hadis Şefiî mu'terizin. aleyhine delildir. Çünkü
müddeasına delil olmayan bir şeyi bu hadisten almıştır. Tahavi: «Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Ben onları temiz olarak giydim.»
buyurarak ben onları evvela yıkamıştım manasını kasdetmiş olabilir. Şu
halde onları abdestini tamamlamadan giymîş demektir. Ayakların temizliğinden
kiri, pası veya cünüplüğü kasdetmişde olabilir...» diyor.
Yine
aynı mu'teriz şunu söylüyor. «İbni Huzeyme'nin Safvan b. Gassandan rivayet
ettiği bir hadiste «Bize Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ayaklarımız
temiz olarak mestlerimizi giydiğimiz vakit sefer halinde üç gün mukîm iken bir
gün bir gece onların üzerine mesh etmemizi emir buyurdu» denilmektedir. İbni
Huzeyme bu hadisi Müzeni'ye sorduğunu Müzeni 'nin ona bu hadisi bizim ulemamız
rivayet etti; Şafiî'nin en kuvvetli delili budur Dediğini söylüyor.»
Ben
derim ki; eğer Müzeni (Şafiî 'nin en kuvvetli delili budur) sözüyle mesih
müddetini misafir için üç gün, Mukim için bir gün bir gece olduğunu
kastediyorsa; bunu kabul ediyoruz; biz de buna kailiz. Fakat mestleri giyerken
tam abdestli bulunmanın şart olduğunu kasdediyorsa kabul, etmiyoruz. Zira
yukarıda da söylediğimiz gibi nassı-ı hadisten bu mana çıkmaz.» Aynî 'nin sözü burada sona erer.